Sara YanarocakEy Yeruşalayim, seni unutursam, Sağ elim kurusunSeni anmaz,Yeruşalayim`i en büyük sevincimden üstün tutmazsamDilim damağıma yapışsınMezmurlar 137:5Esenlik dileyin Yeruşalayim`e "Huzur bulsun seni sevenler! Surlarına barışSaraylarına huzur egemen olsun!" Mezmurlar 120:6-7
Yusuf BESALEL
Din, toplumca kutsal sayılan bütün değerlerin ve ahlaki olayların kaynağıdır. Dinin gayesi, insanları Tanrıya ve insanın kendi benzerlerine manevi yönden bağlamaktır.
Dindarlık, genellikle Tanrıya duyulan derin bir saygıyı ifade eden anlamda ve Yahudilikte mitsvotun (dinî emirlerin) uygulanması ve Tanrının emrettiği görevlerin ifa edilmesi mahiyetindedir. Dindar olmanın kıstası, mümkün olduğu kadar Tanrının tavırlarını taklit etmektir. Aynı zamanda Kutsal Kitap, şuursuz ve aşırı dindarlığa karşı uyarır ve "aşırı dindar" olma tehlikesine işaret eder (Koelet, 7:16)
Raşi, dindarlığı mitsvotu ihlak etmekten çekinen bir insana mal eder; halbuki Nahmanides, bir insan buna rağmen haris ve asaletten yoksun olabileceğini savunur
Bilgeler ise, dindarlığı inançtan ziyade eyleme bağlarlar. Talmud, eski zamanlarda bir grup dindarın mevcudiyetinden ve bunların dindarlığına daha sonraki nesillerde erişilemeyeceğinden bahseder.
Çeşitli dönemlerde, örneğin İkinci Bet-Amikdaş zamanında dindar topluluklara ve dindarlara "Hasidim" adı verilirdi. 18. Yüzyılda doğan Hasidizm akımı ise, mütevazı bir insanın dahi manevi doruklara sadece dini tatbik etmekle değil, fakat emirleri uygulayarak ve dua ederek ulaşabileceğini vurgulamıştır.
Dinden çıkma: Kutsal Kitap, bu eylemin olasılığını şöyle ikaz etmektedir: "Şayet kordeşin
veya en yakın arkadaşın
sana gizlice etki yaparak derse ki: Gel, başka tanrılara tapalım. Ona uyma ve onu destekleme fakat onun canını al" (Tesniye, 13,7,9,10).
İk dinden çıkma ile resmi kayıtlar, M.Ö.İkinci yüzyılda Haşmonaylar devrine aittir. Suriyeli Grek yöneticilerin etkisiyle, özellikle üst sınıfa mensup birçok Yahudi, Helenleşmiş ve atalarının dinini bir kenara atmıştır; o kadar ki Bet-Amikdaşda başka tanrılara kurbanlar adanmıştır.. Romalılar döneminde ise bireysel dinden çıkma olaylarına rastlanmıştır.
Hıristyanlığın doğuşu ile birlikte, dinden çıkma olaylarında önemli gelişmeler gözlemlenmiştir. Başlangıçta ilk Hıristyan Yahudiler, Yahudi halkının bir bölümü olmayı sürdürmüşlerse de; Tanrının bedenleşmesi ve Trinite (Teslis) doktrinlerinin Hıristyanlıkla bağdaşması ile beraber, son bağlar da kopmuştur
Bilgeler, baskı altında dinden çıkanlara ("anusim") kendi iradeleri ile ve ideolojik nedenlerle ("meşummatim") dönemleri de birbirinden ayırmışlardır. Ortaçağlarda Yahudiler birçok tartışmaya zorlanmışlar ve Hıristyan tarafından savunucusu da, sıkça, dönmüş bir Yahudi olmuştur.
İspanya Yahudileri (1391) üzerinde büyük baskı nedeniyle, bunlar Yahudi kimliklerini gizli olarak sürdüren "conversos" olarak nitelendirilmişlerdir. İspanyollar bu Yahudilere "Maranos" (domuzlar) adını takmışlardı. Bu kişiler, İspanya ve Portekizdeki engizisyonda yakılmak suretiyle idam edilmişlerdir. 12.,13. yüzyıllarda Abbasiler Kuzey Afrikada ve İspanyada Yahudileri ve Hıristyanları zorla İslâma sokmaya çalışmışlardır. Bunlara da "anusim" denmiş olup, bu Yahudiler gizlice Yahudiliği sürdürüyordu..
devam edecek...
Kaynakça: "Yahudilik Ansiklopedisi", Cilt I, II, III,Yusuf Besalel